Sağlık

Diz Önü Ağrınızın Kendiliğinden Geçmesini Beklemeyin!

Merdiven çıkma veya çömelme sonrası dizin ön tarafında meydana gelen ağrı, günlük hayatta birden fazla kişinin başına gelebilecek yaygın bir durumdur. Ancak Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof., ağrının hastanın hayatını önemli ölçüde etkilememesi nedeniyle doktora başvurmak için çoğu zaman geç kalındığını söylüyor. Dr. Budak Akman: “Diz önündeki ağrı birkaç gün içerisinde geçmezse ya da dizi hareket ettirmekte zorluk yaşanıyorsa vakit kaybetmeden hekime başvurmalısınız.” söz konusu. Prof. Dr. Akman, son yıllarda kullanımı daha yaygın hale gelen diz içi enjeksiyonlarla bu ağrıların kontrol altına alınabileceğine dikkat çekti.

Her yaştan insanı etkilese de orta yaşlı kişilerde daha sık görülen diz önü ağrısı, çok fazla ciddiye alınmasa da hastanın yaşam kalitesini düşüren bir sorundur. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof., hastanın bu ağrıyı tam olarak tarif edemediğini söyledi. Dr. Budak Akman, “Ağrı özellikle merdiven inip çıkma, yere çömelme, yokuş aşağı inme gibi dizimizin bükülmeye başladığı durumlarda yaşanır ve bu ağrı kendiliğinden geçmezse 2-3 gün içerisinde mutlaka hekime başvurulmalıdır.”

“ZAMAN GEÇTİKÇE ACI DAHA KALICI VE HAKİM HALE GELİYOR”

Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof., herhangi bir travma olmadan ortaya çıkan diz ön kısmındaki ağrının belli belirsiz başladığını anlatıyor. Budak Akman Prof. Dr. Budak Akman, “Bu durumda hasta ağrıyı hisseder ancak hayatını fazla etkilemediği için doktora başvurmaz. Zaman geçtikçe ağrı daha kalıcı ve baskın hale gelir. Dolayısıyla hasta doktora ulaştığında ağrı şiddetlenmiş ve zaman geçmiştir.” Söz konusu.

Bu durumu ortaya çıkaran farklı nedenlerin bulunduğunu hatırlatan Prof. Dr. Akman, şu uyarılarda bulundu: “Basit zorlamadan kaynaklanan ağrıların 2-3 gün içinde geçmesi gerekir. Bu süreden uzun süren ağrılarda hastanın çözüm aramaması ve mutlaka hekime başvurması önemlidir. “Gecikmenin ağrının kalıcı ve baskın hale gelmesine neden olabileceği unutulmamalıdır.”

“YAŞ İLERLEYEN KİREÇLENME BAŞLAR”

Eklemlerdeki dejenerasyonun yaşla birlikte arttığını, 30 yaşındaki bir insanın eklem yapısının 60 yaşındaki bir insanla aynı olmadığını hatırlatan Prof. Dr. Akman, “Yaşlandıkça Eklemlerdeki kıkırdak, menisküs ve bağ yapılarında dejenerasyon başlar. 30 yaşındaki bir kişinin ön diz problemi ile 60 yaşındaki bir kişinin ön diz problemi arasında fark vardır. Yaşımız ilerledikçe kireçlenme de başlıyor. Sorun farklı bir boyut kazanıyor. “Çömelme, dua etme, merdiven inip çıkma, meslek gereği uzun süre ayakta durma gibi hareketlerden kaynaklanan ağrılar her seferinde eklemde ağrıya neden olur ve kişinin aklı orada sıkışıp kalır, beklenmemelidir. ” Söz konusu.

“DİZ İÇİ ENJEKSİYONLAR HASTANIN BELİRTİLERİNİN HAFİFLETİLMESİNE YARDIMCI OLUYOR”

Prof., diz ağrılarının önünde kıkırdak bazlı dokuya bağlı ağrıları daha sık gördüğünü belirtti. Dr. Akman, “Diz ağrısının önünde hastalar en çok menisküs yırtığı mı yoksa bağ yırtığı mı olduğunu merak ederler. “Ancak diz önü ağrısı menisküs yırtığı anlamına gelmez” dedi. Prof. Dr. Akman, hastaların bu ağrılarla yaşayarak yaşam kalitelerini düşürmemeleri gerektiğini ve bu noktada tedavide birçok alternatifin bulunduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti:

“Bazen sadece dinlenmek yeterli olsa da çeşitli nonsteroidal ilaçlar, ağrı kesiciler, buz uygulamaları ve fizik tedavi hastalarımızın büyük çoğunluğunu rahatlatabiliyor. Bunların yanı sıra son zamanlarda sıklıkla kullandığımız diz içi enjeksiyonlar da bulunmaktadır. “Hastanın semptomlarının hafifletilmesinde oldukça başarılı sonuçlar alındığı için diz içi enjeksiyonlar da sıklıkla kullanılan yöntemler arasında yer alıyor.”

“HASTANIN DURUMUNA GÖRE FARKLI DİZ İÇİ ENJEKSİYONLAR KULLANILIYOR”

Diz içi enjeksiyonlarda hastanın durumuna ve problemine göre farklı alternatiflerin bulunduğunu belirten Prof. Dr. Akman, konu hakkında şu bilgileri verdi: “Bunlardan biri de kortizon enjeksiyonlarıdır. Kortizon enjeksiyonlarının tedavi edici özelliği olmasa da hastanın semptomlarını ve ağrılarını hafifletici bir özelliği vardır. Bir diğer enjeksiyon türü ise hyaluronik asittir. Bu diz eklemi sıvısına benzer. Bir diğeri ise halk arasında çok duyulan ve merak edilen PRP ve kök hücredir. Bunlar hastanın kendi kanından elde ettiğimiz kan ürünleridir. PRP ve kök hücrelerin rejeneratif, yani hasarlı dokuyu iyileştirici özelliğinden faydalanıyoruz. Son zamanlarda ortaya çıkan başka bir enjeksiyon türü daha var. Bu hidrojel tedavisidir. Ameliyat olması gereken ancak çeşitli nedenlerle ameliyat olamayan ve anesteziye uygun olmayan hastalar için hidrojel tedavisi uygun bir seçenek olabilir. Pratikte en sık kullandığımız hyaluronik asit ve PRP gibi ürünler kan ürünleridir. “Bu tedavilerle çoğu zaman hastalarımızın ağrılarını başarılı bir şekilde giderebiliyoruz.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu